12 Şubat 2025 Çarşamba

CXXXV - MAHCUP

Sevilecek nesi var ki derdik severken

Şimdiyse sevilmeyecek gibi de değilmiş hani diyoruz Fi

Rüyalarımızın rengi değişmiş,

Birbirimizin yüzünü bile unutmuşken. 


Eskiden,

Aynaya bakmaktı çirkinlikten anladığımız

Bir tutam saçlaydı alıp veremediğimiz

Bir salar bir toplar bir güler bir ağlar yine de beceremezdik.

Çenemize kadar iliklerdik hayatı, kamburumuzda toplardık geçen günlerimizi. 

Yanında duramazdım onun, mahçuptum. 


Şimdilerde

İçimiz çirkin sanki

Aynalar her göz göze gelişimizde,

Gamzeler dolu gülümserken bizlere,

Belimize sımsıkı sarıyoruz hayatı, inceldiği yerden kopsun dercesine.

Kalbimizdeki tümörlerde topluyoruz geçip giden günlerimizi.

Ne ağladığımız var şimdi

Ne de eskisi gibi huşuyla evirip çevirdiğimiz o edebi kahpeliklerin sayfalarını.

Kraliçenin aynasının esiri olduk adeta, 

parmaklarımız soğuk çeliğe kesmiş, bir yansımanın peşinde koşmaktan.

tırnaklarımız körelmiş usturalar, avuçlarımızı kesen durmadan.

Ya yorulmaktan duyulan keskin kokulu utanç,

takıp takıştıracağımız renkleri kovalamaktan?

İçimiz bir ölünün çehresi adeta, mezarında yatmaktan korkan.

Uyumak ne mümkün? Hele ki uyanmak!

İnan Fi, inan bu daha tatsızmış,

Sabah açlığı kadar lezzetsiz bir hismiş

Yanında duramıyorum onun, mahcubum. 


11 Ocak 2025

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder