10 Aralık 2024 Salı

LXXII - İNSAN KAÇ GÖLGE YAŞAR?

 Bileğimdeki terli kelepçe izlerini ovuştururken 

        Geçip giden saatlerin bıraktığı,

Gözlerim merak ediyor aniden 

        Nasıl bir histi acaba,

        Takılıp kalmaları bir anda,

        Bir sinek kuşunun uçuşuna?


Merak ediyor gözlerim,

Çünkü yıldızlar yok.

Gözlerin yok. 


Ve ellerim de duruyor birden 

       Merak ediyorlar

Bir sinek kuşu… Bir sinek kuşunun

Zamana göre değil; zamanı göre göre geçen,

Bir lokmacık

Gölgesiz yaşamını.


Gözlerim… Ellerim… 


Ama en çok da ben merak ediyorum

Bütün gölgelerim, -sahi kaç tanelerdi en son,

      Kaç tane olacaklar?-

ve ben  merak ediyoruz

bir sinek kuşu olmak

      Nasıl olurdu?


Merak ediyoruz,

       Sense bir o kadar uzaklaşıyorsun,

       Bir o kadar yabancısın.

Bütün tabiatı üzerine salsam, hıncımı onlara miras bıraksam

       Nafile

       Yine anlamayacaksın.


Gözler susuyor sonra,

       Eller serbest

       Ben serbest. 

Uçuyoruz gözler susunca 

       Uçabiliyoruz. 

Sabahın tembel yavrularının üstünde 

Uyku kokusunu çekerek içimize 

Kül rengi duvarlardaki cansız fakat cafcaflı 

        Boyalı kelimelerin hengamesine kulak vererek 

        Ve bittabi tıkayarak 

Parlak sarı-beyaz kaldırımlardan uçuyor 

       Adım adım

Tozları üfürerek nedensizce 

       Bir an uyanır gibi oluyoruz. 


Zamanımız azalıyor… Azalıyor… 

Sıkı tut… Sıkı tut Fi… Kaçırmayalım. 

Gözlerini ne çok sıkı yum 

      Ne de aç. 

Biz bir sinekkuşuyuz şimdi .

Biz hızlıyız. Çok hızlı. 

Duvar saatimiz yaşlanıyor dışarıda

Ama biz ışıktan kanatlarla 

      Vızır. Vızır. Puf! Vızır.  

Ama zaman… Zaman alışık değil 

       geride bırakılmaya

       ne de geride bırakmaya. 

Ama… Ama… Ama… 


Ve göğü yıldız dolu bir semanın 

       Son yıldızlarına yetişiyoruz

       Birkaç deniz, birkaç bozkır,

       Birkaç tarih atlıyoruz bir nefeste

Bir sinek kuşuna yollar nedir ki?

      Kum tepeleri serin,

      Ağaçlar, kuru dallar serin.

      Gök morarıyor. Kuru hava. Temiz. 

Bilmezdim çorak çöllerin böylesine güzel olduğunu…  

       Özlemim meraklanıyor.

Çünkü orada, 

       Kuru ekmek bile bir başkadır. 


Zaman öfkeli… Zaman kinlendi… 


Tutun ellerimden 

Ak saçlı dağlar

Bırakmayın!

        Tutunamıyorum… 


Zamanın sabrı taştı.

       Nihayet

Dokuz gölgeli kedilerini salıyor üzerimize 

       Uyanıyoruz.

Ve gölgekovalamakgünü,

       Yeni bir gölgekovalamakgünü 

Başlıyor. 


Oysa ben biliyorum

      Artık unutmamacasına

Ellerim ve gözlerim de biliyor. 

Senin gölgeni kovalarken dahi biliyoruz. 

      Anımsıyoruz artık. 


Bizler, Fi ve ikimiz

Pi ve üçümüz,

Her rüyada bir gölgesizdik,

Zamanı adımlardık her gece,

       Kırk farklı yüzümüz vardı...

Bir sinek kuşuyduk

Farkındaydık. 


Ama senin 

       O rüyalarda artık bir gölgen var. 

              Yazık… 


6 Nisan 2022


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder