3 Aralık 2024 Salı

BABAMIN SİHİRLİ ELLERİ

 

İnsan büyüdükçe öğreniyor ağlamayı

Bir romana, bir filme, bir insana… 

Oysa, sanılanın aksine,

Kolay kolay akmaz gözyaşları çocukken yüreklerimize,

Gerçi, malumunuz, zamanla,

Geçmişin kokularını doldurduğu ceplerinde,

Gözyaşlarını da biriktiriyor insan...

 

Neyse ki,

Bütün gözyaşlarını silebilen,

Sihirli elleri vardır benim babamın.

 

Meğer hep,

Geride kalan çocukmuş ağlatan bizleri,

Bazen sarışın bir neşe,

Esmer bukleli bir hüzün,

Trenlerden korkan ince bir yüz,

Terbiye görmemiş bir masumiyet... 

Bazense,

Sadece bir paket gofret,

Patlak bir top…

 

Neyse ki

Her birinde bir çocuk saklı çizgileriyle,

Sihirli avuçları vardır benim babamın…

 

Hani bazen,

Sura yahut alarma kadar, artık,

Neşelenmem, sanıyor ya insan

Her trajedinin eşiğinden dönmüşken,

Kapında unutuluyor ya sevgiler sık sık?

Rüzgar bile, o bile, unutuyor ya perdelerimizi bazen?

 

Neyse ki

Gerektiğinde her dinden,

800 neşeli metni tek tek sayabilen,

Sihirli parmakları vardır benim babamın…

 

Hani, hatırlarsınız belki,

Rüzgar okşayışlı elleri vardı ya annelerin,

Sonbahar poyrazını bahar meltemine çeviren saçlarımızda?

Bir de,

Neyse ki,

Sıcak yaz, soğuk kış günlerinin kovaladığı

Yaz yağmurundan

Kış güneşine,

Her titrediğimde, beliriveren omzumda

Sihirli kolları vardır benim babamın…

 

Neredeyse,

-Başta ben olmak üzere-

Her çocuk bir kere korkmuştur yıldırımdan

Her çocuk bir kere ölmüştür rüyasında

Her çocuk bir kere korkmuştur geceleri uyumaktan

Her çocuk sık sık korkmuştur masalları bırakıp,

Dünyayla yüzleşmekten…

 

Ama neyse ki,

Sanırım orada olacak her zaman,

Bütün dünyayı taşıyacak kadar güçlü,

Bütün dünyanın taşıyamayacağı kadar ağır,

Sihirli elleri vardır,

Benim babamın…

 

27 Haziran 2021


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder