3 Aralık 2024 Salı

DOĞA ANA’NIN PORTRESİ

-Bir ressamınki kadar

Kirli bir palet olsaydı ruhum.

Yine de daha temiz olurdum

Tek tip, siyah mürekkepten,

Arınsaydı kalbim.

 

İşte o zaman

Bir ömür boyu

Dünyada başka iş kalmamışçasına

Doğa ananın saçlarını çizerdim.

Lösemisi ilerlediğinde

Bir anı kalsın diye ona… -

  

Koskoca bir cebi vardır

Doğa Ana’nın yamalı cübbesinin

Sayısız gündoğumları saklar içinde

Bir de sayılı günbatımları

Bitmeyecek sanılan öfkeler,

Bir rüya kadar akışkan sevgiler.

Tuhaf gözlüklü böcekler,

Her gün belirdiği hızla yok olan,

Bakire çiçekler…

 

Bir de kuşağı vardır Doğa Ana’nın

Kuzeyi yosun tutar, karıncalar yuva yapar güneyine.

Doğusundan düğümlenip,

Batısından çözülür.

Yalnızlığı toplayıp içinde,

Bizleri kendinde tutan

Üzerinde vıraklayıp durduğumuz,

Sımsıkı, gri bir kuşağı vardır Doğa Ana’nın

 

Varsa bir omzu -yoksa bile-

Bir de heybesi vardır Doğa Ana’nın

Dibi de deliktir hani

Yıldızlar kadar anlamsız, yıldızlar kadar sayısız,

Her anlamı barındıracak kadar anlamsız

Anlamlar kadar sayısız,

Dudaklardaki anlamlarına akan,

Bazen beyaz etekli, bazen çıplak

Bazen dönen, süzülen; kimi zaman sürünen

Yalaka ve isyankar

Her adımda farklı bir ahenkle

Yankılanıp duran midemizde

Her şey olana dek hiçbir şey

İşte öyle tuhaf

Kelimeler taşır içinde…

 

Belki bir de bohçası vardır Doğa Ana’nın

Yerini bir üvey anne alana kadar

Şımarık, yalnız ruhlarımızdan toplayacağı,

Umut lekeli, rüzgar düğümlü

Bir de bohçası vardır…

 

Kimbilir

Bir ihtimal

Herhangi bir yerde

Belki vardır kendisi de hâlâ,

Doğa Ana’mızın…

 

15 Haziran 2021

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder