24 Kasım 2024 Pazar

TELİF DAVASINDAN HÜKÜM GİYMEK

  (Mayıs 2020)

“Beş yaş insanın olgunluk çağıdır”

Ve geri kalan zaman

Filozoflarca

Beş yaşı hatırlama çabasıdır…

Bir sesin, bir yüzün olması da

Cabası…

 

Beş yaş,

Siyah ve beyazın sınır komşusu olduğu zamandır

“Sonra karışma başlar”

Ve on beşine bastığında

Tüm siyahlar gridir artık

Ne siyah beyazı yutmuş

Ne beyaz çekip gitmiştir göz çanaklarımızdan

Ama sesimiz

Yitip gitmiştir bir ruh gibi

 

Sesimiz yitip gitmiştir

Ve bir çığlık kalmıştır geriye

Şüpheliyim, ya o dahi

Ait değilse bana diye…

 

Anamın adı Havva, babamın adı Âdem

Bir kavanoza koyup bu gerçekleri

Kaybetmemek için cebimde taşıyordum

Ama kavanoz kırıldı

Gerçekler saçıldı çizik bilyeler gibi

Artık toparlayamıyorum

Yeni bir kavanoz bulamıyorum

Ellerime batıyor gerçekler

Camla yoğrulmuş meğer

Toprağı avuçluyorum, toprak kan!

Kan bana ateş gibi sırıtıyor…

Şeytan ateşten yaratılmadı belki

Kan ateş, ateş kan

İkisi de kızıl, ikisi de sıcak

İkisi de soluklanan ölüler

Damarlarımda şaha kalkmış bir at gibi

Değil kan,

Ateş dolaşıyor…

 

Benim kanım?

Acaba?

Ye ben benim miyim

Bana ait ne verdiyse Tanrı ben doğduğumda

Beşi geçe anladım ki

Geriye kalan

Kuru bir şüphe…

 

Beş yaş

Benin ben olma zamanıdır

Sonra ait olamama başlar

Buraya ait olmalıymışım meğer

Sayısız akrepler yelkovanlar arasına

Bu asra

Zamana fön çektiğimiz bir çağa

Hiç gece olmadığından

Hiç de gündüz olmayan bir çağa

Bir akşamüstüne mahkummuşum

Mahkumum belki ama

Ait değil…

 

On beş yaş

Unutmak çağıdır

Dolayısıyla hatırlamak...

 

Beş yaş insanın görme çağıdır

Sonra bakma başlar

Görülen unutulmak içindir

Bakılan hatırlanmak…

 

Benimse

Yaşım ne beş

Ne on beş

Bir ile iki arasındaki sayıdayım

Dakika ile saniyenin farkı

On altı yaşındayım

Ne yaşım bana ait

Ne ben yaşıma

Birbirimize mahkumuz yalnızca…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder