(13 Nisan 2020)
Seni tam da buldum derken
Ellerimden kayıp gittin
Uyandığında sönüp giden perde
arkasındaki rüyalar gibi
Uyanınca bittin…
Uyuyunca değil uyanınca görülen bir
rüyasın sen
Ne uçabilirim ne yerçekimi
ayaklarımı yerden keser benim
Ne de Polyanna’nın mutluluğunu
görebilirim
Ama biliyor musun? Ben uyanınca,
Polyanna’nın hüznünü gördüm rüyamda…
Sarışın bir hüzün ağdı gözlerinden
ve uyandım…
Anladım ki bir Pan döngüsü
yaşanıyormuş dünyada
Kayıp çocuklar bekliyormuş her
rıhtımda
Yüzyıllar yüzyılları kovalarken
Meğer saatler hep yeniden başa
sarılıyormuş…
Bayan Peregrine’in döngüsü hep o
günü gösteriyormuş
Hani hep söylenen ama ciddiye
alınmayan,
Hep ulaşılmayacak bir gezegen olan o
günde
Donup kalmışız…
Bir tanrının yansıması olduğumuza
inandık bir süre
Sabahın altısında başladık inanmaya
Ve öğlenin kavurucu sıcağında
Kendimizi tanrı ilan ettik
Taştan yansımalarımızı yaptık birer
birer
Onlar tanrıydı
Sandık ki
Tanrı bizdik
Bir şair tanırım
Döngüler arasında sıkışıp kalmış
O olsa derdi ki
Sanrıydık biz
Belki de bitmek bilmez bir sancı
Şeffaf bir göze bir ok fırlattı
Nemrut
Akşamüstü, saat beşe iki kala…
Gecenin tam yarısında
Saatleri başa sardık tekrar
Başka bir perdede
Olympos dağının eteklerinde
Tor çekicini ararken
Paris’i Helena’yla kandırdı tanrıça
Ve Zeus kafası kızdıkça veba saldı
Medusa’nın saçları kıskançlıkla
örüldü
Perde Pegasus’la kapandı
Hades döngüyü tekrar başa sardı
Koca bir ütopya
Mahşer cehenneminde
Kırağı tuttu…
İnsan ırkı yok sayıldı Nuh tufanında
Belki de kim bilir?
Paralel bir evrene geçiş yaptı insan
ırkı bir gemiyle
Ve eski dünya, eski bir takvim
yaprağı gibi buruşsa da
Yırtılmaya yetişemeden
Buzullar kapladı üzerini…
Musa çöle ulaşmak için denizi ikiye
yardı
Biri nimete boğulurken pişman,
Diğeri boğulmaktan kurtulsa da
pişman,
İnsan ırkı hep pişmandı…
Bu yüzden Musa döngüyü tekrar başa
sardı…
Babasız çocuklardan bir babasız
seçti Tanrı
Ve ona babalar içinde bir baba
yarattı insanlar
Çocuğun babasız olması anasının suçu
oldu
Hırsızın hiç suçu yoktu…
Kim bilir? Çarmıhtı ölümsüzlük belki
Çiviler kutbunu şaşırdığı zaman
Döngünün başa sarılma zamanı
gelmişti belli ki
Sarmadan önce
Çift sayı kusurluymuş öğrendik…
12 sayısı 11 olmazken kusurluydu…
Siyah bir Anka kuşunun sırtında
Yeni bir gece…
Anka hiç siyah olur mu ki?
Bilemem ki…
Ya siz? Hiç kızıl Anka gördünüz mü
ki?
Zaman ilerlemez de hep başa sararken
Nasıl denir
Çok sular aktı köprünün altından
Hep aynı kitaplar, farklı yayınlar
Aynı kareler, farklı dublörler
Aynı filimler, farklı fragmanlar…
Fragman fragman yaşadık hayatı
Filmi göremeden…
Anca spoilerlar sızabildi
hayatlarımıza
Filozoflar kanunen suçlu, çift gözlü
korsanlar…
Platonun vadettiği filmdi
göremediğimiz
Göremedik, döngü başa sardı…
Pek çok filimci geçti sahneden
Pek çok sarık, takke, fes, silindir,
melon…
Başa sarıldıkça tükendiler
Artık kafalar çıplak kabak…
Ben de vadediyorum size
Bir gün herkes görecek bu filmi,
Uyanınca,
Rüyasında,
Bütün dünya.
Yani,
Çıkmaz ayın son çarşambasında…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder