24 Kasım 2024 Pazar

METROPOL FELSEFESİ

(Şubat 2020)

Düşüncelerime bir kepçe daldırıyorum

Rastgele!

Binbir güçlükle atomlarına ayrılmış düşüncelerim

Damlalıkla kâğıda damlatıyorum

Her şey var bu düşüncelerde

Ve de pek çok

“Hiçbir şey” var

 

Kepçe kepçe kaseleri dolduruyor düşüncelerim

Kime ne gelirse

Rastgele!

Çevremde ruh ve maddeler

Ve melezler

Ve de hiçler

Oltaya ne gelirse

Seçiyorlar birer kâse

Kaşık kaşık ayırıyorlar hayallerimi

Kimi yemek kimi çay kaşığı

Siyah bir sabah ve mavi bir akşamda

Bildirecekler hükmümü, yargılarını

Her kâse bir jüride her jüri bir kâsede

Her kâsede her şey yahut hiçbir şey

 

Her şey hiçbir şeyde saklı desem

Gülecekler maddeler bana, haneme bir eksi

 

Kendilerinden geçecekler, daha kaşıklarını daldırmadan kaseme

O küçük çay kaşıklarını, ruhlar

Ve hiçbir şey bana karşı çıkacak

Her şey hiçtir o zaman hiç de bir hiçtir

O zaman hiçbir şey yoktur

Yokluk da yoktur

Yok olan var olandır

Yokluk…

Yani…

Elimdeki kâse yoktur!

“Mahkemeyi terk etti Nihilistler!”

Yazık oldu ha!

Oysa yokluk içine doğduğum yerdi…

 

Maddeler kollar bacaklar çıkaracaklar kasemden

Kahve gözler, kumral bir kafa, altı uzunca bir dudak…

Ağdalanmış bir tarih -ne tarihi acaba?

Çorbaya çatalla dalacaklar

Ve işi

İçindekini unutup

Kaseyi analiz etmeye götürecekler

Eklemeler yapacaklar

Rujla allıkla pudrayla

İşe girişecekler

Maddeyi var etmek için…

 

Mahkemem devam ededursun

Bense,

Okula geç kalmamak adına

Bütün düşüncelerimi kaselerde unutmuş bir halde,

Metrobüs durağına geçeceğim…

  

 


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder