(Nisan 2020)
Bak kardeşim
Şu kapıdan çıkınca
Eşikten atlayınca
Kabanını düzelt
Daha çok sırıt
Ki daha az gül
Bak kardeşim
Şu kapıdan çıkınca
Eşikten atlayınca
Bana abla deme
Şu kapıdan çıkınca
Ya tanımam seni
Ya kankam sanırım
Ama en iyisi
Yol ağzında gölgemi kovalama…
Beyaz tavşanlara sırtını çevir…
Bilmediğin ilaçları içme
Üzerinde kare kod yoksa…
Bak kardeşim
Şu kapıdan çıkınca
Eşikten atlayınca
Artık bir aile yok hayatında
Ta yaşlanıp gözlerinin perdesi
kalkıncaya
Kulak zarın delininceye kadar…
Bak kardeşim
Şu kapıdan çıkınca
Eşikten atlayınca
Hazır olmalısın hayata
Söz gelimi
Banyodaki aynada
Gülümsemeni bırak
Ki cansız bir sırıtış kalsın sana
Yoksa kimse kabullenmez güldüğünü…
Odamızdaki aynada
Samimiyetini bırak
Ki dışarıda herkes cana yakın bulsun
seni…
Evdeki boy aynasında
Çocukluğunu bırak
Yoksa dışarıda
İnsanları yargılayamazsın asla…
Sen kapıdan çıkınca
Süpürüp at yüzünden
Aynada kalsın fırçalanmamış saçının
Boyanmamış yüzünün
Modası geçmiş ışıltısı…
Bak kardeşim
Şu kapıdan çıkınca
Eşikten atlayınca
Hazır olmalısın hayata
Yeni bir yüz yarat kendine
Dışarıdakilere benzesin
Yanakların soluk olmalı bugünlerde
Avurtların çökmeli
Ki elmacık kemiklerin görülsün
Ancak böyle güzel olursun unutma
Sıradanlık en büyük meziyettir
hayatımızda…
“Bilmemek en büyük erdem”
Bak kardeşim
Şu kapıdan çıkınca
Eşikten atlayınca
Benzemez dış dünya evdekine
Bırak yansıman kapı girişindeki
aynada kalsın
Filozoflarla şairlere kulak asma
Onlara göre dışarısı
Seni cilalayan bir “Kelid Aynası”
Yok daha neler
Senin için önemli olan
Kapıdan çıkınca
Sıradanlıkla karışmak
“Modern meditasyon” un son noktası
Bak kardeşim
Şu kapıdan çıkınca
Eşikten atlayınca
Ne ben yansımayım ne sen…
İkimiz de birer
İnferi’yiz…
Çünkü soyut olmaktansa
Sahte bir somutluğu severiz…
Hades’in siyah ülkesi,
Shire’ın tombulluğuna inat,
Gotik bir kraliçe tadında…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder