O kadar siyahtı ki gecenin rengi
Bilmiyordum önümdeki uçurum mu su mu?
Birkaç fener vardı güvenli gölgesine sığındığımız
Yıldız katili, bir alay fener!
Birkaç adım uzaklaşınca onlardan
Yıldızlar akın ederdi o karanlığa
Bir ürperme gelirdi, dağ başıydı ne de olsa
Gökyüzü desen, bir siren şarkısı güzelliğindeydi oysa.
Bir telaşla oradan oraya koşuşturup durdum çocuk gibi,
Yıldızlara mı sığınmalıydı yoksa fenerlere mi şimdi?
O kadar siyahtı ki gecenin rengi
Bilmiyordum, önümdeki uçurum mu su mu?
Ürkekliğime ne fenerler çare oldu, ne yıldızlar.
Ta ki bir tepenin ardından ay doğana kadar,
Hiçbir yansıma ulaşmadı o karanlığa.
Sonra baktık ki, meğersem nehirmiş dağların eteklerinde kıvrılan.
Bir amansız çekişme başlattı ayın bu gelişi
Birkaç adım uzaklaşınca fenerin güvenli kollarından
Adeta kara bir nehir tablosuna kesiyordu meydan
Bazısı silinip gitmişti yıldızların
Olsundu
Şatafatı azdı böylesinin belki,
Ama mütevazı bir güzelliği vardı.
İnsan bıkmak bilmezdi mehtapla başbaşa kalmaktan belki,
Ama hayatı, fenerlerin orada kalmıştı.
Bir telaşla oradan oraya koşuşturup durdum çocuk gibi,
Geceye mi sığınmalıydı yoksa fenerlere mi şimdi?
Bir uyku çekiştirdi omuzlarımdan
Ağrılı bir uyku
Sabah aynı manzaraya uyanamayacaktım, biliyordum
Azalacaktı o kara büyü
Albenisi kopup gidecekti paye paye
Ama inanır mısın?
Ay yine bir derviş misali,
Orada olacaktı
Işığı solacaktı belki,
Ama baktıkça, adeta bir hayal gibi
O tılsımlı geceyi hatırlatacaktı…
14 Temmuz 2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder