Ayrılabilmek için,
İlla biri mi
olmalı yanında,
İnsan uzaktan
görüp de
Ayrılamaz mı?
Hiç
gerçekleşmemiş bir şeyi de
Geçmişinde
bırakamaz mı?
Eli her kalem
tutanın övdüğü yaşlarda
Üzerime bir
pelerin gibi örtüp sessizliği,
Dolaşmaya çıktım
Küfürlerin parke
taşı niyetine kullanıldığı
Daracık
kaldırımlı sokaklarında İstanbul’un
Arabalara
çarpmamaya dikkat ederek
Adım adım
ilerledim
Babam sol,
Annem sağ
omzumda…
Eli her silah
tutanın kullandığı zamanlarda
Üzerime bir
pelerin gibi örtüp sessizliği
Yürüdüm
Dişlerin
arasından sızan kamçılarla dürtülse de sırtım
Kokan nefesimi
içimde tuttumsa da
Hafif hırpalandı
sessizliğim,
Yine de fark
ettirmedim
Çünkü
Babam sol,
Annem sağ
avucumda…
Her dili olanın
sövdüğü yaşlarda
Üzerime bir
pelerin gibi örtüp sessizliği
Arabaları hiçe
sayıp da daldım caddelere
Acelem vardı
çünkü...
Pelerinin üstüne
bir de çanta çektim
Yine de çıkarıp
atamadım, çünkü,
Babam sol,
Annem sağ
kulağımda…
Her ses telinin
tıngırdadığı bir zamanda
Üzerime bir
pelerin gibi örttüğüm sessizliği
Söküp aldı bir
anda tuhaf sessizliğin
Sersemlemek hafif
kaldı bir anda
Bu yüzden,
gariptir,
Konuşamadım yine…
Yine sessizliği
topladım saçlarımda,
İnadına konuşsam
da
Bir sessizlik
kaldı hep dudaklarımda
Silkip atmadım
yine de
İstemedim…
Bana neydi ki
Babam soldaki,
Annem sağdaki
odadaysa?
Ama olmadı,
Nasıl sessizce
baktıysam
Öyle sessizce
kafamı çevirdim
Nasıl sessizce
topladıysam saçımı
Öyle sessizce çözdüm
Nasıl sessizce
sustuysam,
Öyle fısıltıyla
konuştum
Nasıl sessizce
sildiysem
Öyle sessizce
yazdım…
Ama bil ki
Nasıl sessizce
unuttuysam,
Belki de,
Öyle sessizce
hatırlayacağım seni…
9 Nisan 2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder