3 Aralık 2024 Salı

XXV - FISILTI

Ayrılabilmek için,

İlla biri mi olmalı yanında,

İnsan uzaktan görüp de

Ayrılamaz mı?

Hiç gerçekleşmemiş bir şeyi de

Geçmişinde bırakamaz mı?

 

Eli her kalem tutanın övdüğü yaşlarda

Üzerime bir pelerin gibi örtüp sessizliği,

Dolaşmaya çıktım

Küfürlerin parke taşı niyetine kullanıldığı

Daracık kaldırımlı sokaklarında İstanbul’un

Arabalara çarpmamaya dikkat ederek

Adım adım ilerledim

Babam sol,

Annem sağ omzumda…

 

Eli her silah tutanın kullandığı zamanlarda

Üzerime bir pelerin gibi örtüp sessizliği

Yürüdüm

Dişlerin arasından sızan kamçılarla dürtülse de sırtım

Kokan nefesimi içimde tuttumsa da

Hafif hırpalandı sessizliğim,

Yine de fark ettirmedim

Çünkü

Babam sol,

Annem sağ avucumda…

 

Her dili olanın sövdüğü yaşlarda

Üzerime bir pelerin gibi örtüp sessizliği

Arabaları hiçe sayıp da daldım caddelere

Acelem vardı çünkü...

Pelerinin üstüne bir de çanta çektim

Yine de çıkarıp atamadım, çünkü,

Babam sol,

Annem sağ kulağımda…

 

Her ses telinin tıngırdadığı bir zamanda

Üzerime bir pelerin gibi örttüğüm sessizliği

Söküp aldı bir anda tuhaf sessizliğin

Sersemlemek hafif kaldı bir anda

Bu yüzden, gariptir,

Konuşamadım yine…

Yine sessizliği topladım saçlarımda,

İnadına konuşsam da

Bir sessizlik kaldı hep dudaklarımda

Silkip atmadım yine de

İstemedim…

Bana neydi ki

Babam soldaki,

Annem sağdaki odadaysa?

 

Ama olmadı,

Nasıl sessizce baktıysam

Öyle sessizce kafamı çevirdim

Nasıl sessizce topladıysam saçımı

Öyle sessizce çözdüm

Nasıl sessizce sustuysam,

Öyle fısıltıyla konuştum

Nasıl sessizce sildiysem

Öyle sessizce yazdım…

 

Ama bil ki

Nasıl sessizce unuttuysam,

Belki de,

Öyle sessizce hatırlayacağım seni…

 

9 Nisan 2021

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder