Bir kızım olsaydı şimdi,
Derdim ki ona
Sakın çözme örgülerini
Çocukluğun onlarda,
Masumiyetin de.
Aynada bir tek onlar var şimdi,
Böyle uzaksın gözlerden,
Kendini görmek istemezsin aynada
İnan bana!
Güzel kızım,
Sakın çözme örgülerini,
Bak kaybolursun sonra.
Anne sözü dinle kızım,
Ben her gün öreyim saçlarını,
Uçlarına kurdele bağlayayım,
Rengarenk fiyonklar yapayım,
Sen iste kâküller keseyim alnına,
Kırmızı sever misin? Her çocuk sever
Pembe güller takayım kulaklarına.
Sen sarı mı isterdin? Peki, öyle
olsun
Sen yeter ki çözme örgülerini
Ben o örgülere bir bilsen neler
takıştırdım,
Ah kızım! Ah bir bilsen! Bir bilsen!
Kartalların uçuşu saklı
kıvrımlarında,
Ateşin bahçesinden gelen serin
üzümler,
Alevlerin şekerli sütüyle emzirdiği
tatlı kavunlar,
Çöllerin bağrından kopmuş nice
türküler,
Tanrı dağının duvağından beyaz
teller saklı.
Ah bir bilsen kızım! Bir bilsen!
Yedi bakirenin uçuşu saklı
kıvrımlarında,
Yüzyılların kederi, savaşı, neşesi,
Harem bağın bülbülünün şakıması,
Beyaz saçlı anaların ağıtlarıyla
uyuttuğu bebeler,
Testilerle taşınan hayatlar, tüy
kuyruklu ölümler
Bir bilsen kızım! Ah bir bilsen!
Kırlarda dansı çiçeksi eteklerin,
Kıskançlığı kelebeklerin,
Salınması bir salkım söğütün
Uzun telli bir çalgının feryadı
Ah bir bilsen kızım bir bilsen!
Kumların ülkesinin,
Neşenin kedere, kederin neşeye dönüştüğü
bir diyarın
Hüzün dolu şen şakrak danslarını ördüm ben
saçlarında!
Ah bir bilsen kızım, bir bilsen!
Bir bilsen saçlarında bahar saklı,
Bir tarih saklı bozkırlardan, çöller ve vahalardan kopup
gelen
Demir çarık demir asa aranan
yüzyıllardır
Kayıp bir mutluluğun gölgesi saklı.
Annemin çilesi, babamın güçlü
kolları
Annemin ağarmış saçları, babamın şen
sesi
Kızım, saçlarında benim kayıp
çocukluğum saklı
Yıllardır arayıp da bulamadığım...
Bir dilin kelimeleri, şiirleri saklı, şarkıları
Ah bir bilsen kızım! Bir bilsen!
Bir kızım olsaydı şimdi,
Ona derdim ki,
Bir bilsen kızım! Ah bir bilsen!
Kulak versen, saçların bir özgürlük
türküsü söylüyor şimdi!
İzin ver kırk örgüyle donatayım
onları,
Her birine bir gül takayım,
Bir bilsen kızım! Ben onlara
ecdadımın öyküsünü anlattım,
Annemin ve babamın anılarını
bağladım,
Dağlardan akıp çöllerde
biten nehirleri,
Çevresinde kır çiçeklerinin büyüdüğü
gölleri,
Rengarenk ipeklerin, atlasların
hışırtılı eteklerini,
Garibin çilesini, Senemin kederini,
Kırk kızın, kırk oğlanın kırk gün
süren düğününü anlattım.
Ben her bir örgüde, kazanılmış bir
zaferin,
Sessizce yitip gitmesinin hasretini
anlattım.
Bir yitip gidişte doğmayı anlattım.
Bir direnişte yaşamayı,
Bir masala sarılmayı,
Bir umuda bağlanmayı anlattım.
Ben saçlarını, kadim şehrimin
Ümit rüzgarlarının melodisiyle
ördüm.
Bir bilsen kızım! Ah bir bilsen!
Ben bilemedim derdim ona,
Bilemedim ben, gençtim, anlamadım.
Belki annem de anlamadı, duymadı
kalbinin mırıltısını
Bilmiyordum ben kızım, sen öğren,
Saçlarını her gün ör, örgülerin dans
etsin sıcak rüzgarlarla
Ben saçlarımı kesmiştim,
Örgülerimi kestiğim gün kaybettim
çocukluğumu,
Örgülerimi kestiğim gün kayboldum,
O gün unuttum kim olduğumu,
Hatırladığımda,
Geriye bir gölge kalmıştı,
Kalbimin bir yarısı,
Kimbilir nerelere kaçmıştı?
Ah kızım! Ah bir bilsen!
Bir bilsen!
25 Eylül 2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder