3 Aralık 2024 Salı

ÖRGÜ

Bir kızım olsaydı şimdi,

Derdim ki ona

Sakın çözme örgülerini

Çocukluğun onlarda,

Masumiyetin de. 

Aynada bir tek onlar var şimdi,

Böyle uzaksın gözlerden,

Kendini görmek istemezsin aynada

İnan bana!

Güzel kızım,

Sakın çözme örgülerini,

Bak kaybolursun sonra.

 

Anne sözü dinle kızım,

Ben her gün öreyim saçlarını,

Uçlarına kurdele bağlayayım,

Rengarenk fiyonklar yapayım,

Sen iste kâküller keseyim alnına,

Kırmızı sever misin? Her çocuk sever

Pembe güller takayım kulaklarına.

Sen sarı mı isterdin? Peki, öyle olsun

Sen yeter ki çözme örgülerini

Ben o örgülere bir bilsen neler takıştırdım,

Ah kızım! Ah bir bilsen! Bir bilsen!

 

Kartalların uçuşu saklı kıvrımlarında,

Ateşin bahçesinden gelen serin üzümler,

Alevlerin şekerli sütüyle emzirdiği tatlı kavunlar,

Çöllerin bağrından kopmuş nice türküler,

Tanrı dağının duvağından beyaz teller saklı.

Ah bir bilsen kızım! Bir bilsen!

 

Yedi bakirenin uçuşu saklı kıvrımlarında,

Yüzyılların kederi, savaşı, neşesi,

Harem bağın bülbülünün şakıması,

Beyaz saçlı anaların ağıtlarıyla uyuttuğu bebeler,

Testilerle taşınan hayatlar, tüy kuyruklu ölümler

Bir bilsen kızım! Ah bir bilsen!

 

Kırlarda dansı çiçeksi eteklerin,

Kıskançlığı kelebeklerin,

Salınması bir salkım söğütün

Uzun telli bir çalgının feryadı

Ah bir bilsen kızım bir bilsen!

Kumların ülkesinin,

Neşenin kedere, kederin neşeye dönüştüğü bir diyarın

Hüzün dolu şen şakrak danslarını ördüm ben saçlarında!

Ah bir bilsen kızım, bir bilsen!


Bir bilsen saçlarında bahar saklı,

Bir tarih saklı bozkırlardan, çöller ve vahalardan kopup gelen

Demir çarık demir asa aranan yüzyıllardır

Kayıp bir mutluluğun gölgesi saklı.

Annemin çilesi, babamın güçlü kolları

Annemin ağarmış saçları, babamın şen sesi

Kızım, saçlarında benim kayıp çocukluğum saklı

    Yıllardır arayıp da bulamadığım...

Bir dilin kelimeleri, şiirleri saklı, şarkıları

Ah bir bilsen kızım! Bir bilsen!

 

Bir kızım olsaydı şimdi,

Ona derdim ki,

Bir bilsen kızım! Ah bir bilsen!

Kulak versen, saçların bir özgürlük türküsü söylüyor şimdi!

İzin ver kırk örgüyle donatayım onları,

Her birine bir gül takayım,

Bir bilsen kızım! Ben onlara ecdadımın öyküsünü anlattım,

Annemin ve babamın anılarını bağladım,

Dağlardan akıp çöllerde biten nehirleri,

Çevresinde kır çiçeklerinin büyüdüğü gölleri,

Rengarenk ipeklerin, atlasların hışırtılı eteklerini,

Garibin çilesini, Senemin kederini,

Kırk kızın, kırk oğlanın kırk gün süren düğününü anlattım.


Ben her bir örgüde, kazanılmış bir zaferin,

Sessizce yitip gitmesinin hasretini anlattım.

Bir yitip gidişte doğmayı anlattım.

Bir direnişte yaşamayı,

Bir masala sarılmayı,

Bir umuda bağlanmayı anlattım.

Ben saçlarını, kadim şehrimin

Ümit rüzgarlarının melodisiyle ördüm.

Bir bilsen kızım! Ah bir bilsen!

 

Ben bilemedim derdim ona,

Bilemedim ben, gençtim, anlamadım.

Belki annem de anlamadı, duymadı kalbinin mırıltısını

Bilmiyordum ben kızım, sen öğren,

Saçlarını her gün ör, örgülerin dans etsin sıcak rüzgarlarla

Ben saçlarımı kesmiştim,

Örgülerimi kestiğim gün kaybettim çocukluğumu,

Örgülerimi kestiğim gün kayboldum,

O gün unuttum kim olduğumu,

Hatırladığımda,

Geriye bir gölge kalmıştı,

Kalbimin bir yarısı,

Kimbilir nerelere kaçmıştı?

Ah kızım! Ah bir bilsen!

Bir bilsen!

25 Eylül 2021

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder