Aynaya baktığında gördüğün yüzü tanıyabilmekti mesele
Özgürlük canın istediğinde ölebilmek değil de neydi?
Durgun dalgaların üzerinden uçmaktayız şimdi,
Bütün limanları es geçiyoruz.
Kanatlarımız bile var bu sefer,
Gök lacivert çoğun,
Deniz koyu mavi.
Kaçtığımız, umarsızca öfkeli bir canavardı bazı günler,
Hunhardı yaratıcıya duyulan his, yaratansa bizdik
Bir tanrılaşma fobisi yapışıp bacaklarımıza, uykuya çekiyordu bizi
Bir çocuk kadar zalimdi uçuşumuz, teleklerimizse bir o kadar masum,
Kırılmaktan korktuğumuz kadar, kırmaktan da korktuğumuzdandı belki.
Çoğu zamansa,
Uyanır uyanmaz unutuyorduk kimden kaçtığımızı.
Uçsuz bucaksız su ve yaprak manzaraları kalıyordu geriye
Gözlerimizi açtığımızda bir başka uykuya.
Yorulup bırakıversek bile bedenimizi aşağıya
Öldürmüyordu bu deniz bizi, inadı da inatmış hani!
Şefkatli bir istihfafla kucaklayıp,
Yeniden salıyordu gökyüzüne.
Limanları ve hayali sevgilileri es geçiyoruz,
Ruhumuz notalarını arıyor geçip giden günlerde,
İlahi Fi! Ağlayacak kadar kan mı kaldı içimizde?
Tuzlu sularda beklemekten kalbimiz kurumadı mı daha?
11 Ocak 2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder