3 Aralık 2024 Salı

XXXIV-TUHAF BİR DİPNOT

Melankolik kelimeler,

İstanbulda saniyeler gibi

Boğucu bir yaz havasında

Asılı kaldıkça

Her nefesle içimize çekip çekip

Geceleri kusup attıkça kederi

Kendimizi kustuklarımız ölçüsünde önemli sanmamız

Bilmem neden bu denli önemli?

 

Oysa bu devirde,

Saçlarımızı iki sarışın örgü yapmamız,

Aşklar gerektirmez.

Ucuna kırmızı bir kurdele,

Kilise bağışını…

Yaramaz çiller,

Pusulanın solunda bir yerlerde doğmayı…

 

Peki,

Hiçbir şey hiçbir şeyi gerektirmezken

Nedendir ki

Mağdurmuşluktan bu denli zevk almamız?

Sanki çok mutluymuş gibi

Dizi dizi trajedilerle avunmamız,

Sanki çok yorgunmuş gibi

Kulaklarımızda uğultusu yoksa ölümün,

Uyuyamamamız

Sanki çok öfkeliymiş gibi

Sürekli apışıp kalmamız…

 

Dramatik şarkılarla ağlayıp,

Hareketli bir müzikle dans etmek

Bu kadar zor olmamalıydı oysa

Ben ve kendim,

Bu denli ters olmasak birbirimize aslında…

 

Yakındığın şeye bak!

Yüzündeki gülümsemeyi

Nedense hiçbir zaman yansıtamıyorken kağıda,

İstediğin zaman

İp atlayamamayı kafaya takmak,

Yumuşak bir yastık gibi sarılmak yakınmaya

Bir şamar oğlanı etmek aşkı

Bilindik bilinmedik her şiire

Mürekkebin siyah akması…

 

İşte dipnotlara tuhaf gelecek bir devrin,

Bütün gerektirmedikleri…     

 

23 Mayıs 2021

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder