Her günün batımında gördüğüm,
Sevgimi
yolluyorum bilmediğim bir ruha
Bilmediğim bir
“sen” e
Bir yanım cevap
beklerken dahi,
Bir öyküden
duyduğum gibi,
Bu sırrın
açılmasından,
Büyünün
bozulmasından,
Korkmayı
öğreniyorum.
İşte böyle bir,
evvel zaman
Kalbur saman
içindeyken,
Dikenli çalılara
yakın uçuşu gibi bir kelebeğin,
Bir bedene
takılır kalır o ruh
Belki kalır,
belki kalmaz
Belki açar
güller, belki açmaz
Ama yine de bir
“sen” olursun aniden
Gördüğüm her
takımyıldızda
Sevgimi bırakırım
“sen” olan ruha
Her hafif
dalgasında, o hiç sevemediğim tuzlu sularının,
Düşlerimi
bırakırım “sen” olan sana
Ama masallar öykü
olduğunda,
İşte o zaman
yaratılmış dünya
Belki de bu
yüzden
Sihir diye bir
şey yok dünyamızda
Çünkü eğer
olsaydı
Bilirdin,
hissederdin, duyardın
Sana ihtiyacım
olduğunda.
Ruhum uçuşup
durmazdı,
Karahindibaların
beyaz etekleri gibi,
Bir çalı
özleminde,
Seni aramak
olmazdı…
Yine de sihire
inanırım ben
Her yassı taşın
sekmesinde,
Biraz daha fazla
hem de…
Bilmiyorum
Sen belki de
gerçek “sen” değildin
Yine de,
Bir “sen”din...
Bense,
tekrarlanıp duran her şeylere rağmen,
Bir defa daha
unutuyorum seni
Umarım geri
geldiğimde
Uzaklara gitmiş
bulursun sevgimi
Ve geriye bıraktığım
sayfalarda
Kurutulmuş bir
karanfil gibi,
Kendini…
Tıpkı,
Hep hatırlanacak
bir sevgili gibi…
28 Haziran
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder